2025 yılı için yemek bedeli istisna tutarına ilişkin yeni düzenlemeler gündeme gelmeye başladı. Çalışanlara yönelik olarak verilen yemek yardımlarının vergisel yükümlülükleri ve işveren tarafından sağlanan yemek bedelleri için belirlenen istisna tutarının artırılması talep ediliyor. Türkiye’de her yıl belirli bir tutara kadar yemek bedelleri, gelir vergisi ve SGK primlerinden muaf tutuluyor, ancak bu tutarın artırılması gerektiğine dair çağrılar giderek artıyor.
2024 yılının sonlarına doğru, işverenler ve çalışanlar, 2025 yılında yemek bedeli istisna tutarının yükseltilmesini talep etti. 2024 yılı için yemek bedeli istisna tutarı yaklaşık 45 TL civarındayken, 2025 yılı için bu tutarın 60 TL’ye kadar çıkması gerektiği öne sürülüyor. Bu tutarın artırılması, özellikle işçi ve işveren arasında daha adil bir düzen sağlanması için kritik bir adım olarak görülüyor. Yemek bedeli istisnası, çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olurken, aynı zamanda işverenler için de vergi avantajları yaratıyor.
Uzmanlar, yemek bedeli istisnasının arttırılmasının çalışanların yaşam standartlarını iyileştireceğini ve özellikle düşük gelirli çalışanlar için büyük bir kolaylık sağlayacağını belirtiyor. İşverenler ise bu artışı, çalışanlarına daha cazip bir yemek yardımı sunarak iş gücü verimliliğini artırma aracı olarak kullanabilirler. Ayrıca, yemek bedeli istisnasındaki artışın, iş yerlerinde sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarını teşvik edebileceği de ifade ediliyor.
Yeni düzenlemelerle ilgili olarak, işçi sendikaları ve işveren birlikleri tarafından yapılan açıklamalarda, yemek bedeli istisnasının yıllık enflasyon oranları ve iş gücü maliyetleri göz önünde bulundurularak artırılması gerektiği vurgulandı. Bu düzenlemenin, hem çalışanların yaşam kalitesini artırmayı hem de işverenlere vergisel açıdan bir rahatlık sağlamayı hedeflediği belirtiliyor.
2025 yılı için istenen 60 TL’lik yemek bedeli istisna tutarının kabul edilip edilmeyeceği, önümüzdeki aylarda yapılacak düzenlemelerle netlik kazanacak. Ancak, bu tür taleplerin giderek daha güçlü bir şekilde gündeme gelmesi, çalışan hakları ve iş gücü verimliliği açısından önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor.